SÜNEN İBN-İ MACE

Bablar Konular Numaralar

KİTABU’S-SİYAM

<< 1695 >>

DEVAM: 23- SEHUR YEMEĞİNİ GECİKTİRMEK HAKKINDA GELEN HADİSLER BABI

 

حَدَّثَنَا علي بْن مُحَمَّد. حَدَّثَنَا أَبُو بَكْر بْن عياش، عَن عاصم، عَن زر، عَن حذيفة؛

 - قَالَ: تسحرت مع رَسُول اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسلَّمْ. هو النهار إلا أن الشمس لم تطلع.

 

Huzeyfe (r.a.)'den; Şöyle demiştir: Ben, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile beraber sehur yemeğini yedim. Sehur vakti (şafak vaktine o kadar yakındır ki hemen hemen) şafaktır (denilebilir.) Şu farkla ki; henüz güneş (yani şafak) sökmemiştir.

 

 

Diğer tahric: Nesai, Ahmed ve Tahavi de bu hadisi rivayet etmişlerdir.

 

AÇIKLAMA: Sindi bu hadisin açıklaması bahsinde şöyle der: Bu hadisteki "Nehar"den maksad, şer'i gündüzdür. Yani fecirdir .. Ve "Şems"ten maksad, güneş değil fecirdir. Çünkü fecir aydınlığı, güneşten önce gelir. Huzeyfe (r.anh)'ın maksadı şudur: Sahur yemeği vakti, şafak sökme vaktine o kadar yakındır ki; henüz şafak sökmemiş olmakla beraber; neredeyse şafak söktü denilebilir. Bu hadisi zahirine göre manalandıranlar, bu hadisin mensuh olduğunu söylemişlerdir.

 

Tuhfe yazarının naklettiğine göre Tahavi. Huzeyfe (r.anh)'in hadisini rivayet ettikten sonra: Huzeyfe (r.a.)'den rivayet edilen bu hadisin aykırı düştüğü Buhari, Müslim ve başkalarının ittifakıyla rivayet ettiği hadislerin Peygamber (s.a.v.)'den rivayetleri sabittir. Ancak şu ihtimal var: Huzeyfe (r.anh)'ın hadisi; «Şafak sökünceye kadar yiyiniz ve içiniz ... " (Bakara 187) ayetinin inişinden önceki zamana ait olabilir, demiştir.

 

Sindi, Huzeyfe (r.a.)'ın hadisinin mezkur ayetten önceki zamana ait olup, sonradan mensuh olduğu görüşünü uygun görmeyerek şu gerçeği belirtiyor: Oruç süresi, ilk zamanlar yatsıdan ertesi gün akşamına kadar idi Bu süre, söz konusu ayet ile kısaltılarak fecirden akşam'a kadar kılınmıştır. Yani teşditten tahfife (zor'dan kolaya) doğru bir değişiklik olmuştur Huzeyfe (r.anh)'in hadisiyle ayetin hükümleri karşılaştırılınca, ayetin inişiyle oruç süresinde tahiif (hafifletme) ve kısaltma değil, teşdid (şiddet / zorlaştırma) ve uzatma durumu çıkmış olur. Ebu İshak: Huzeyfe (r.a.)'in hadisinin mensuhluğunu söylemek tutarlı değildir, derken bu gerekçeyi kasdetmiş olabilir .